“Ben dili” ile konuşmak

[tds_leads title_text="Yeni yazılar e-postana gelsin istiyorsan abone olabilirsin." input_placeholder="E-posta adresiniz" btn_horiz_align="content-horiz-center" pp_checkbox="yes" pp_msg="U2l0ZSUyMGt1bGxhbiVDNCVCMW0lMjBrbyVDNSU5RnVsbGFyJUM0JUIxbiVDNCVCMSUyMCUzQ2ElMjBocmVmJTNEJTIyJTIzJTIyJTNFb2t1ZHVtJTNDJTJGYSUzRS4=" btn_text="Abone Ol"]

“Ben dili” ile konuşmak bireyin sadece kendisinden bahsetmesi veya kendisini övmesi, ön plana çıkarması demek değildir. “Ben dili”, bireyin o anda, karşılaştığı durum veya davranış karşısında, kişisel tepkisini duygu ve düşüncelerle açıklayan bir ifade şeklidir, yani duygu ve düşüncelerimizi içtenlikle ifade eden sözcüklerdir. Örneğin; sevdiğimiz birini ziyarete gittiğimizde: “Ooo, hoş geldin içeri gel lütfen” gibi alışılagelmiş, herkese söylenen sözlerle karşılamak yerine “Hoş geldin. Seni gördüğüme ne kadar sevindim bir bilsen” diyen bir BEN mesajı bize herhalde daha sıcak bir duygu verir… Aynı şekilde, uzun süre görüşmediğiniz bir arkadaşınızı ziyarete gittiğinizde “Yüzünü gören cennetlik. Beni ziyarete gelmeyeli ne kadar oldu? Artık sen unuttun bizi…” gibi suçlayıcı bir SEN mesajı yerine “Uzun zamandır seni görmedim, özledim, geldiğine çok sevindim” veya “Keşke daha sık görüşebilsek, çok mutlu oluyorum seni gördüğüm zaman” gibi gerçek duygularını anlatan bir “BEN” mesajı, sizi o durumda hemen savunmaya geçmekten veya tartışmaya, karşı tarafı suçlamaya başlamaktan kurtarmaz mı? Hatta daha sık ve daha isteyerek görüşmenize sebep olmaz mı?

Demek oluyor ki, BEN mesajları bizimle gerçek duygu ve düşüncelerimizle, “özümüzle” ilgili mesajlardır. Başkaları hakkında değerlendirme ve yorumlarımız değil, bizim duygu ve yaşantılarımızı açıklar. Bireysel yaşantımızda eşimize, arkadaşlarımıza, çocuklarımıza ve hatta çevremizde bulunan herkese “SEN” mesajları yerine “BEN” mesajlarıyla konuşabilirsek kazanan her zaman biz oluruz. Çünkü insanlar bizim ne demek istediğimizi, o anda yaşadığımız duygularımızı anlayıp, hissederler ve davranışları da o yönde değişebilir.

Eşler arasında yaşanan problemlerin ana sebeplerinden biri de aslında “ben dili” ile konuşmak yerine hep “sen dili” ile konuşuyor olmaları. Örneğin; “Sana benimle bu şekilde konuşma dememe rağmen neden sürekli saygısızca konuşuyorsun?” demek yerine “ Hayatım benimle bu şekilde konuştuğun zaman çok içerliyorum ve kendimi değersiz hissediyorum. Lütfen böyle konuşmamaya gayret eder misin?” derseniz eşiniz hem ne hissettiğinizi anlar ve davranışlarını, sözlerini o yönde seçemeye gayret eder.

Çocukların bizi anlamadığını, duygularınızı ifade etseniz bile anlamayacağını düşünmek yaptığımız en büyük hatalardandır. Çünkü çocuklarınıza duygularınızı ifade ederseniz, sizi anlayacak, duygu ifadeleriyle konuşmayı içselleştirecktir. Bu nedenle duyguların açıklanması ve ifade edilmesi çok önemlidir. Örneğin; “Kes şu gürültüyü, bütün gün kafam şişti zaten. Şimdi kalkarsam görürsün gününü!” yerine “İşten yeni geldim/ev işlerini yeni bitirdim, çok yorgunum, o oynadığın gürültülü oyuncak şu anda müthiş başımı ağrıtıyor, çok da sinirleniyorum” demek çocuk içinde sizin içinde daha açıklayıcı ve çözüme yakın bir sonuç olacaktır.

Ben-dili ile konuşmak duygu ve düşünceleri anında ilettiği için kullanan kişiyi oldukça rahatlatır (Neden böyle yaptın? yerine “Bu davranışına gerçekten çok kırıldım”); kızgınlık, öfke gibi birikimleri önlemeye yardımcı olur. Örneğin; sizi çok kızdıran çocuğunuza “Arsız, anneyle böyle konuşulur mu? Yerine “Benimle bu şekilde konuşman beni çok kırıyor” demek annenin de beklentileri, hakları ve duyguları olduğunu açıklar. Kişilerle kurduğumuz iletişimde duyguların açıklanması ve ifade edilmesi çok önemlidir. Zira inançlar, düşünceler, zevkler ve değerler kişiden kişiye değişse de duygular bütün insanlar da aynıdır. Korkarsak hepimiz aynı şekilde korkar, üzülürsek benzer duyguları hisseder, sevinirsek de aşağı yukarı aynı şekilde seviniriz. Duyguların kişiden kişiye farkı ancak “daha çok, daha az” gibi derecelerle ayırt edilebilir. Fakat çocuklar duyguları daha yoğun yaşadıklarından dolayı onların duygu ifadeleri, durumu daha iyi anlayabilmelerine, kendilerini yetişkinlerin yerine koymalarına ve dolayısıyla annede/babada olan etkiyi fark ederek, davranışlarını onlar için değiştirmek istemelerine yol açar. Çocuğun bir davranışı bize kabul edilemez gibi göründüğünde, gerçek düşünce ve duygularımızı çocuğu suçlamadan ortaya koymak, yani sen-dili yerine ben-dili kullanmak, çocuğun hırçın, savunucu tutuma geçmeksizin olayda ki sorumluluğunu görmesine yardımcı olur. Dolayısıyla, çocuk kabul edilemez davranışı bize yardımcı olmak için değiştirmeyi göze alabilir.

Ben-dili ile kendimizi ifade edebilmek hem insanlarla olan ilişkilerimizi hem de duygularımızı ifade ettiğimiz için bizi çok rahatlatır. Gereksiz yaşadığımız öfke patlamaları azalır. Çünkü içimizde ki öfkenin birçoğu söylenmemiş sözlerdir. Ben-dilini kullanmaya başladığımız ilk zamanlar zorlanabiliriz. Fakat zamanla alıştığımızda konuşma şeklimiz haline gelecektir. Denemekte fayda var…

Gökçe TANDOĞAN SABANCI
Uzm. Psikolojik Danışman
Özel Tan Psikolojik Danışmanlık Merkezi

İçerik kategorisi

Benzer İçerikler